Fibromiyalji, kaslarda küçük odakların kanlanmasının bozulduğu ve oksijenlenmesinin azaldığı bir durumdur. Bu bölgelerde zamanla iltihapsız yangı, yani inflamasyon, gelişebilir. Hastalar genellikle ağrı kesicilerden fayda görmezler. Dolaşım bozukluğunun giderilmesi, ağrının azalmasına yardımcı olabilir. Ozon tedavisi, bu bölgelerdeki kanlanmayı düzenler ve kırmızı kan hücrelerinin daha fazla oksijen bırakmasına yardımcı olur. Fibromiyalji ozon tedavisinde, 10 seanslık bir tedavi süreci sonrasında tam iyilik hali sağlanabilmektedir. Ozon tedavisinden sonra oksijensizlik ve kanlanma sorunları çözüldüğü için ağrıya neden olan iltihapsız yangı da ortadan kalkar. Bu sayede, hastaların ağrı kesici ilaçlara ihtiyaç duymaları azalabilir ve karaciğer ile böbrekler korunmuş olur, çünkü ilaçlar vücuttan ya karaciğer ya da böbrek yoluyla atılmaktadır.

Ozon, üç molekül atomundan oluşan gaz halinde bir moleküldür. Oksijen molekülü kararlı bir moleküldür, ozon ise kararsızdır. Ozon gazı, Alman kimya uzmanı Christian Friedrich Schönbein tarafından 1839 yılında keşfedilmiştir. Ozon, ilk yıllarda dezenfeksiyon amacıyla kullanılmıştır; özellikle su arıtma tesislerinde dezenfeksiyon amacıyla kullanılmıştır. Ozon, virüs ve bakterileri öldürmekle kalmaz, tüm mikroorganizmaları ve toksinleri de yok eder. Ozon molekülü oda sıcaklığında renksiz, karakteristik kokusu olan bir gazdır. Ozonun anlamı "koklamak"tır. Dünyanın pek çok yerinde içme suyu dezenfektanı olarak kullanılmaktadır.

Ozonun tedavi amaçlı kullanılmaya başlanması, Birinci Dünya Savaşı sırasında Alman askerlerinin kangren ve benzeri ciddi yaralarının tedavi edilmesi amacıyla olmuştur. Daha sonraki dönemlerde pek çok bilim insanı bu konu üzerine çalışmalar yapmış ve vakalar üzerinde seri bir şekilde kullanmaya başlamışlardır. Medikal olarak ozon tedavi amaçlı kullanılacaksa, saf ozon ve saf oksijen karışımı şeklinde kullanılır. Bu karışımda ozon en fazla yüzde beş, oksijen ise en az yüzde 95 oranında olmalıdır. Ozon terapisti, bu konuda uzman olmalı ve hastalığın durumuna göre uygulanacak doğru dozu belirleyip doğru bir şekilde uygulamalıdır.

Ozon tedavisi, belli miktarda oksijen-ozon karışımının vücut boşluklarına ya da dolaşım sistemine verilmesidir. Ozon tedavisi, intravenöz, kas içi, eklem içi, karın içi, makat içi, omurilik disklerinin içine uygulanabildiği gibi deri üstüne de uygulanabilmektedir. Ozon tedavisinde bir miktar kan vücut dışına alınır ve ozona dayanıklılık testi yapılır. Bu test, bir şişede beş on dakika oksijen-ozon karışımı ile temas ettikten sonra tekrar aynı kişiye verilmesi şeklinde yapılır. Bu uygulama şekline otohemoterapi denilmektedir.

Ozon asla saf olarak hastalara verilmemelidir. Belirli oranlarda oksijen ile karıştırılarak verilmelidir. Bu karışımda yüzde 95 oranında oksijen olmalı, ozon ise yüzde beşten fazla olmamalıdır. Normal oda havasının ozon-oksijen karışımına girmesi kesinlikle engellenmelidir. Ozon tedavisi yapılırken ozona dayanıklı malzemelerin kullanılması gerekmektedir. Bu malzemeler paslanmaz çelik, nötral cam ve teflondur.

Ozon tedavisi, hastanın şikayetlerine göre farklı şekillerde uygulanabilir.

Ozon tedavisinin yan etkisi yok denecek kadar azdır. Genellikle uygulama sırasında yapılan hatalara bağlı olarak lokal komplikasyonlar gelişebilmektedir. Erken dönem gebeliklerde, ACE inhibitörü kullananlarda, hipertiroidi, kanama bozukluğu olanlarda, kardiyovasküler hastalıklarda ve astım hastalığı olanlarda ozon tedavisinin kullanılması sakıncalı olabilir.